14 Temmuz 2012 Cumartesi

Sana..



Karanlıktan ßiçme bir entari giymiş yalnızlığım, 
yürüyor kaburga kemiklerimden yapılma arnavut kaldırımında. 
Ve anılar sen yoksulu hayallerimin sokaklarında dolaşan kimsesiz bir kadın gibi. 
Geriyor ses tellerimi çamaşır ipi niyetine sessizlik asıyor iç çekişlerimden
 peydah olmuş rüzgarlara.
Şakaklarımda ter, dört duvarı yokluğunla boyanmış göğüs kafesimde 
karabasanlar katlediyor hislerimi, 
faili gidişlerinle süslenmiş karabasanlar. 
Sana yetişmek istercesine peşinden koşan ama satır başlarıma takılınca 
düşüp dizleri kanamış umutlarım var. 
Gelecek-sin ve geleceksin işte. 
Çünkü her giden geri dönüp yarattığı enkazın
 altından kendini kurtarmayı arzular. 
Şimdi sen hatıralarını bir bavula tıkıp, 
yeni kentler tanıma merakından 
bozma ceketini sırtına alıp gitmeden evvel
otur bi’ kahve daha iç ve vazgeç gitmekten.
 Kal. 
İzin ver kırılmış saç uçlarımda yeniden yeşersin mutluluklar.
 Daha önümüzde sana sarılmam gereken çok uzun yıllar var....
 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder