20 Haziran 2012 Çarşamba

Hayattan....

                            Hayattan hayalleri alın, geriye ne kalır ki?
Hayal kurmak, kafanın içindeki o koca havuzun içine rengarenk mürekkepler dökmek gibidir. ne güzel değil mi, aslında istediğin her şeyi kafanın içinde yapabiliyorsun. her şeyi. istisnasız. hayalini kuramadığın bir şey var mı ki?
uçamıyorsun mesela. ama hayallerinde bi martı oluyorsun. ya da küçük bi kelebek.
gerçekte, onu öpemiyorsun mesela. ama kafanın içinde, onu öpmediğin gün yok. ona sarılmadığın an yok. kokusunu içine çekiyorsun mesela, bu öyle bir şey oluyorki burnunda hissediyorsun sıcaklığını.
hayaller böyle güzel şeyler. karanlığın en dibinde olsan bile sanki zihnin senin oyun alanın. kaçış sığınağın gibi. hayat ne kadar korkunç olurdu. hayal kuramasaydık eğer. tanrı kafamızın içine cenneti yerleştirmiş olmalı. uçan kuşlar, gökkuşağı, papatyalar, kaplumbağalar.
hani mesela, şu an gözlerimi kapasam, istediğim her şeyi ama her şeyi yapabilirim. gözlerimi kapasam, bi günbatımının önünde sıcacık çay içiyor olabilirim. taze simit kokusu. martı sesleri.
gözlerimi kapasam bi kaplumbağa olduğumu hayal edebilirim, kendimi okyanusun akıntısına bırakıp taa Sidney’e kadar yüzen.
bi kapasam gözlerimi, onun yanımda olduğunu, yanaklarına küçük küçük öpücükler bıraktığımı hayal edebilirim. bana sarıldığını. kahverengi gözlerinin ve çikolata teninin dudaklarıma aktığını, hayal edebilirim.
güneş doğdu. yeni bi gün daha. hayallerimin içinde yaşıyorum. “gerçeklik bi hapishanedir” böyle mi gerçekten? çünkü hayallerimde evrenler var kocaman. kocaman.
istediğim yer. istediğim zaman. istediğim insan. hepsi burada.
hepsi, burada. 
hayaller güzel şeyler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder